Bağımlısı haline geldiğimiz davranışların kök salma zamanlarına gittiğimizde, çoğumuzu harekete geçirenin kendimizi iyi hissetmek, bir heyecan yaratmak, hayatın güçlüklerinden ve can sıkıntından kısa süreliğine kaçmak güdüleri olduğunu görürüz.
Bir zaman sonra davranışı tekrarlamaya yönelik duygusal bir baskı hissederiz zira yapıp durduklarımız hayli "ödüllendiricidir". Bizi frenleyecek etkin bir değerler sisteminin yokluğunda bu baskıyı nasıl yönetebileceğimizi de bilemediğimizden davranış yinelenmeye devam eder.
Artık alışkanlık niteliğini kazanan ve adeta ritüelleşen davranışla başımıza nasıl bir çorap örebileceğimiz konusunda bizi duyarlı kılacak bir çevreye sahip olmadığımız gibi, aksine yaptığımızın havalı bir şey olduğunu etraftan sezer, alışkanlığımızı el üstünde tutarız. Bu durum kendimizi muteber hissetmemize neden olur ve alışkanlığımıza yüksek değer biçerek onu yinelemeye yönelik motivasyonumuzu besleriz.
Aylar, yıllar geçtikçe alışkanlığımız duygularımızı yönetebilme yolunda güçlü bir vasıta olmaya koyulmuş, devamı hesabına daha karmaşık bir motivasyon yelpazesi gelişmiş, bağımlılık filizlenmiştir. Artık ritüeli kendimizi daha iyi hissetmekten ziyade, daha da kötü hissetmemek adına sürdürüyoruzdur.
O da zaten hayatımızın zorlu süreçlerinde "göz kamaştırıcı" roller üstlenmiştir. İç sıkıntısının uçsuz bucaksız çöllerinde imdadımıza yetişen odur. Yalnızlık kuyularından çıkamaz olduğumuzda can halatı ondan gelir. Hayatımızın belirsizliklerine karşı sığınabileceğimiz güvenli liman odur. Bir ruhumuzun bulunduğunu ancak onunla birlikteyken fark edebiliriz.
Belleğimiz her bir deneyimde bize rağmen pozitif anılar biriktirmeye devam eder. Düşüncelerimiz sık sık ona doğru kayar. Amansız duygularımız boy gösterir. Bünyemiz yavaş yavaş ele geçirilir.
Nihayetinde alışkanlığımız bağımlılık durağına yaklaşır; her türlü olumsuz deneyime rağmen sürekli onu kullanmak bir zorunluluk gibi görünür.
Ritüel kişiliğimizi şekillendirmiş, kişiliğimizle iç içe girmiştir. Diğer bir ifadeyle, artık onunla özdeşleşmişizdir.
Ciddi bir ikilem baş göstermiş, nice zamandır kendimizi ödüllendirmek ve olumsuz duygulardan kaçmak adına yararlandığımız kemikleşmiş alışkanlık bundan böyle sorunlarımızın kökeni olmaya evrilmiş, dahası felakete uğrama riskine girmemize yol açmıştır.
Bu noktadan itibaren bağımlılığın çözülmesini sağlayacak büyülü bir hap yoktur. Zamanın yıpratıcı etkisine belki hiçbir şey direnemez ama bağımlılık bu etkiden muaftır.
Pek çoğumuzun uyanışa geçmesi için ancak derin bir sarsıntı geçirmesi gerekecektir.
Bundan sonra sadece değerlerimizle sıkı birlikteliğin eşlik ettiği kapsamlı bir tedavi iyimserliğimizin korunmasını mümkün kılabilir.
Acılarımızın bir karşılığı olabileceğine dair hayalimizin sağlam dayanağı yaşamımızdaki iyi şeylerin, ancak kötü şeylerin çevresinde yoğunlaşmış olmasına yönelik paradokstur.
Kötü durumları kazanımlara dönüştürme yönündeki kapasitemiz kendi gösterebilmek için gün sayıyordur.
Çalışma:
Pornografi sizin hayatınıza hangi faydalı işlevleri yerine getirdi/getiriyor, ne işe yaradı/yarıyor? (örneğin; can sıkıntımı giderdi, en stresli zamanlarımda keyifli anlar geçirmeme yardımcı oldu, kaygılarımı/dertlerimi unutmamı sağladı vs...)
Bıçak gibi kesilmesi durumunda yukarıda sıraladığınız faydalardan (örneğin can sıkıntınızın giderilmesi) mahrum kalacağınızı dikkate alarak, ortaya çıkacak derin boşluğu nelerle doldurabileceğimizi bugünden düşünmeye başlamamız bir zorunluluk gibi görünüyor.
Porno alışkanlığınızın devam etmediği bir hayatta kendinizi neyle/nelerle iyi hissedebileceğinizi düşünüyorsunuz?
Comments