Değişebilmemiz mümkün mü?
Mümkün olmayan, değişemememiz.
Bir dolu engelin varlığına rağmen.
Vasat bir gidişat sergilesek de.
Her halükârda olumlu manada farklılaşacağız.
İyileşme yönünde attığımız her adım, her davranış, hatta her düşünce, zenginleşen öz farkındalığımızla beraber değişimin tanığı olacak.
Çalışmaya başladığımızda samimiyetin gücüne de sığınarak kör bir iyimserliğe kapılabileceğiz. Motivasyon dolu olacak günlerimiz, yüksek ihtimal. Bu motivasyon bizi gerçekçi olmayan, haddinden fazla iyimser beklentilere sokabilecek. Kendimizi sahte bir mutluluk içerisinde bulabileceğiz. Yakın gelecekte her şeyin pek güzel olabileceğine, acılarımızın dineceğine yönelik ateşli kanaatler taşıyacağız. Hastalığımızın da etkisiyle romantize edeceğiz halimizi.
Ama sadece günler, belki birkaç hafta sürecek olumlu duygularımız zira gidişat bizi haklı çıkarmayacak.
Motivasyonumuzu devam ettirebilmek zorlaşacak; davranıştan uzak kalıyor olmak adamakıllı stres yaratacak. Beklentilerimiz suya düşecek; geri dönen düşünceler, dürtüler hatta ritüeller içerisinde debeleneceğiz. Hayatımızı nasıl yöneteceğimizi halen bilmediğimizden, dürtü kontrol vasıflarımız bilenmemiş olduğundan...
Sadece durabildiğimizde başarılı olduğumuzu varsaydığımız, kendimizi sürekli bu sabit fikir üzerinden ölçer durumda olduğumuz için aşırı iyimserlikten, bu sefer aşırı karamsarlığa savrulabileceğiz. Buram buram çaresizlik kokacak günlerimiz belki de.
Yenilgiye uğradığımızı sandığımız bu karamsar günlerde kendimizi avutmalı ve bilmeliyiz ki çalışmaya ve pratik yapmaya devam edersek bunun karşılığını almamız yakın. Ama önce bir miktar "çile" var.
Bağımlılığı kişiliğimizden ayırabildiğimiz, nispeten duygularımızı yönetebilmeyi ve ritüellere dur demeyi öğrendiğimiz günlerde, ilk bakışta çelişki gibi görünse de esas zor zamanlarımız başlıyor olacak.
Tıpkı annesinin memesinden kesilen bir bebeğin günler geceler boyunca huysuzluk etmesi, ağlayıp durması, çevresindekilere hayatı zehir etmesi gibi, kendisini terk ettiğimizde "eski dostumuz" da bize hayatı zehir edecek. Rahatlama beklerken aksine daha büyük sıkıntıya gireceğiz.
Bu zorlu günler, sebep oldukları ızdırabın yanı sıra bağımlılığın doğal bir parçamız olduğuna, hayatımızı sürdürebilmenin yegâne yolunun bağımlılığın varlığı olduğuna inandırmaya çalışacak bizleri.
Dahası, sağlık bulma inancımızı rafa kaldırabilecek, "boşuna" ümitlenip emek veriyor olduğumuzu düşünebileceğiz.
Neyse ki bu sarp yokuş pek uzun sürmeyecek, genel hatlarıyla da olsa daha iyi günlere uzanan patika görünür olacak.
Makul bir süre içerisinde bağımlısı olduğumuz davranışa ait bir istek duyduğumuzda eskisi gibi adeta transa girip kendimizi salıvermeyeceğiz.
Beklentilerimize ulaşıp ulaşamayacağımız bağımlılığın sona erdiği bir hayata ne gözle baktığımıza bağlı olacak.
Harika bir yaşama değil, sadece gerçek bir yaşama kuvvetle motive olacağız.
Yapmak istemediğimiz davranışlara zorlanmayacağımız, değerlerimizle sıkı birliktelik içerisinde özgürce yaşayabilmeyi umduğumuz, sıradan bir hayata.
Anlık sahte mutluluklarla uyuşup durmadığımız; kendimizi olduğumuz gibi kabul etme meziyetine sahip olduğumuz bir hayat.
Maruz kaldığımız dürtülerin değerlerimizi güçlendirmemize hizmet ettiği, sorumluluk alabildiğimiz bir hayat.
Kayda değer çabalarımıza rağmen, tam "işler tekrar rayına girdi" dediğimizde üzerimizden bir hayal kırıklığı dalgası geçecek, bir bakmışız sanki başa dönmüşüz.
Elbette başa dönmedik.
Gel gör ki yeteneklerimiz henüz emekleme çağında.
Her şey olması gerektiği gibi, doğal sürecinde ilerliyor.
Bağımlılığın, gerekli donanımla ömür boyu bocalamaksızın kontrol altında tutulabileceği, buna karşın asla yok olmadığı, "iyileşmediği" gerçeğini kavrayabilelim diye gerekli ikazlara muhatap olduk.
Her yaman kışın sonunda er geç baharın geleceğinden nasıl şüphe etmiyorsak, bağımlılığımızdan özgürleşmeye dair zorluklarla karşı karşıya geldiğimizde de, önümüzde çok daha "yaşanabilir" günler bulunduğundan şüphe etmeyeceğiz.
Ne kadar zamanda "iyi" olabilirim?
Bazı pratiklerin içselleştirilmesi nadiren haftalar içerisinde mümkün olabilir; öğrendiklerimizi sindirmek adına bir miktar zaman gerekecek.
Anlamlı bir ilerleme kaydedebilmek için aylar ile ifade edebileceğimiz bir süreye ihtiyacımız olacak. Öğrenme ve özdenetim kapasitelerimiz arasında fark olduğundan, bazılarımız için aşağı yukarı birkaç ay, bazılarımız için biraz daha uzun.
Yıllar süren bir zaman zarfında elde ettiğimiz, değerlerimizi lime lime eden bağımlılığı hayli kısa bir sürede geride bırakmak gerçek olamayacak kadar iyimser bir yaklaşım olacağını bilmek durumundayız.
Çalışma:
Gerçekçi olmayan beklentilerinizin bir süre sonra mücadele azminizi yok edebileceğini aklımızda tutalım.
Pornografi bağımlılığına karşı savaş açtığınızda, tipik olarak sizi ne zorlukta günlerin beklediğine yönelik söyleyeceklerimiz tahminden öte geçmese de sizinle paylaşalım:
Başta zor,
bir ara çok zor,
sonra kolay,
sonra zor,
sonra daha kolay
sonra çok zor,
sonra kolay
sonra daha kolay,
sonra zor
sonra epeyce kolay...
Karşı karşıya kalacağınız zorluklar dikkate alındığında, bugün için mücadele azmine sahip olduğunuzu düşünüyor musunuz?
Doğru veya yanlış cevap verme endişesi taşımadan, zorlayıcı davranışınızı (durdurmakta zorlandığımız davranışa bu adı veriyoruz) terk etmeye sizi yönelten aklınıza ilk gelen bir kaç sebebi belirtebilir misiniz?
Aklınıza ne gelirse yazabilirsiniz. Örneğin, kendime yakıştıramıyorum, sağlığım bozuluyor, günah olduğuna inanıyorum, daha iyi bir eş ve baba olmak istiyorum vs...
Comments