top of page

BENLİK ALGISI

En başka zikredilmesi gereken hayati bir konu: Özsaygımız.


Kendi kıymetimiz ve değerimize ilişkin genel algımız.


İyilikleri, güzellikleri ne ölçüde hak ettiğimize yönelik inancımız.


Kendimizi ne kadar onaylayıp takdir ettiğimiz.


Bir yandan bağımlılığımızın en şiddetli zararları verdiği...


Diğer yandan ona karşı, koşullar izin verdiği müddetçe kesintisiz geliştirmek zorunda olduğumuz bir alan.


Kalıcı başarı olasılığımızı tek bir şeye eşitlemek durumunda olsaydık, işte o bu olurdu.


Hakkımızdaki olumlu/olumsuz zanlarımız kendi kendini gerçekleştiren kehanet misali gelecekte bağımlılıkla olan ilişkimizin temel belirleyicilerinden birisi olacaktır.


Gerçek şu ki öz saygı yelpazesinin neresinde olursanız olun hakkımızda negatif algıların tamamını süpürüp çöpe atmak iyileşme sürecimiz için bir dönüm noktası olma potansiyeline sahip.



"Gerçekten işe yarar bir insan olsaydım bu davranışları sürdürüyor olmazdım."


"Dünyaları verseler, kendimden nefret etme hazzını terk edemem."


"Bütün dünya bir araya gelse, makbul bir insan olduğuma, iyi ve güzel şeyleri hak ettiğime beni ikna edemez."


"Birisi benim iyi bir insan olduğum hakkında konuşmaya başladığında muhatabımı samimiyetsiz bulur hatta ona acır, beni yeterince tanımadığını varsayar, o ortamı derhal terk etmek isterim."


"Evet, bazı iyi taraflarım yok değil. Ama genel olarak bakıldığında ahlaki değerlerini yitirmiş, rezil bir adamım."


"Bende bir hayır olsaydı Allah bu durumda olmama izin vermezdi."


"Mesele sadece porno değil, ben her yönden berbat bir insanım."


"İradem falan yok benim!"


"Hepsinin içinde en tiksindirici olan benim kendi varoluşum."



Dalga dalga gelen, vazgeçemediğimiz alışkanlığımıza kan veren kendinden şüphe etme halleri.


Hayatımızı büsbütün ele geçirip alaşağı edebilecek bir ruh hali.


Bizi yutmaya, öğütmeye çalışan utanç çarkı.


Tamamen yerleşen işe yaramazlık hissi.


Hep tetikte bekleyen, zihnimizi devamlı kurcalayıp duran hastalıklı düşünceler.


Kafamızdan silip atmadığımız müddetçe olduğumuz yerde patinaj yapmamıza yol açacak inanışlar.

Uyuşturucumuz karşısında savunmasız kalmamızla, yalnızlık duygusuna eşlik eden kendimizi değersiz bulma ve kendimize acıma halleri arasındaki capcanlı ilişkinin farkına varmak durumundayız.


Benliğimizden nefret etmeye saplanıp bir de üzerine kendimize işe yaramaz damgası vurduğumuzda zorlayıcı davranışımıza kalıcı olarak veda etmemiz bir hayalin ötesine gidemeyecektir. Dönüp dolaşıp kendimizi aynı acınası noktada bulmamız yüksek olasılık.


Özsaygısı düşük olanlarımızın zamanla başarıları arttıkça kendilerini salma olasılığı ürkütücü biçimde yükseliyor. Başarılı hatta iyi olma korkusu kendilerini sabote etmelerine yol açabiliyor.


Kötü bir alışkanlığın hükmü altına girmiş olmamız bizi bütünüyle ahlaki pusuladan yoksun insanlar yapmaz.


Eğer özlemini duyduğumuz daha yaşanabilir bir hayata kavuşmak ise kendimizi kınayıp durmaktan vazgeçerek zaten sınırlı olan enerjimizi sorumluluk almaya kanalize etmek durumundayız.


Olumlu manada güçlü bir benlik algısının bağımlılığımıza karşı gerekli azmi ve kararlılığı bahşedeceğini aklımızda tutarak algılarımızın aldatmacalarına pabuç bırakmadan işe koyulmalıyız.


Benlik algımızı düzeltmemiz bağımlılık mücadelemizde ciddi manada zaman ve gayret tasarrufu yapmamızı sağlar

Kendi hakkımızdaki algılarımızın emir komutayla istediğimiz yönde değişemeyeceğini biliyor olmalıyız. Bir sabah kalktığımızda kendimizi ansızın yüksek bir öz saygıya sahip halde bulamıyoruz. Bu alandaki muvaffakiyetimiz zaman isteyen, çaba ve sorumluluk gerektiren bir iştir.

Aldığımız sorumlukların, doğru yönde attığımız her adımın özsaygımıza katkı yapacağını varsayabiliriz. Bununla birlikte duygu ve düşünce dünyamız bağlamında bilmemiz/yapmamız gerekenler de bulunuyor ki bu da bir sonra ki dersimizin konusu.



Duygularımın peşinden koşup iyi hissetmeye, mutlu olmaya çalışmıştım sadece.

Hayat doğru cevapları olmayan bir sınav gibiydi. Çekilmezdi, sıkıcıydı.

Gerçekler gaddar, çevremdeki insanlar bencil ve acımasızdı.

Onların arasında tuhaf ve yabancı hissediyordum.

Çirkinliklerle doluydu etrafım.

Hazırlıklı olmadığım, başa çıkamayacağım heyecanlara maruz kaldım.

Hayat alışkanlığımın yanında solgun kalıyordu.

Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilmiyordum.

Bir şeylerin yolunda gitmediğini hissediyordum ama arzularım baskın geliyordu.

Öylesine alışmıştım ki, keyiflerimden uzak kalarak yaşama fikrini taşıyamadım.

En derin yalnızlığımı ancak bu şekilde yok edebiliyordum.

Yanlışta ısrar ettim, yine ısrar ettim. Daha da fazla ısrar ettim.

Her aklıma geldiğinde kalbimin gümbürtüsünü dinlemekle yetindim.

O tanıdık sahneleri bir robot gibi habire tekrarladım.

Ağır bir bedel ödeyebileceğim aklıma gelmedi, gelseydi de işe yaramazdı.


Günün birinde dünyanın kaç bucak olduğunu anladım, "benim için kurtuluş yolu var mı?" diye dövünmeye başladım.

Koşullar tarafından kapana kısılmanın korkunçluğunu birinci elden yaşadım.

Gün geçmiyordu ki alışkanlıklarımın bedeli yüzüme şamar gibi inmesin.

Elimdeki çürük bilgilerle bir şeyler denedim, işe yaramadı.

Yaptıklarımın utancı beni çepçevre kuşattı.

Korkularımı yatıştıramadım.

Gerçeğin altında ezildim.

Kendimi yargıladım, kendi cezamı kestim.

Başta kendimi suçladım bu hale düştüğüm için, sonra yakınlarımı, arkadaşlarımı...

Hatta Yaratıcımı

Utancın ve suçluluğun hoş tadına alıştım çok geçmeden.

Nasıl bu hale düşebildim diyerek içten içe yedim bitirdim kendimi.

Başkasından gelecek tehditleri önemsemez olmuştum, bizzat ben kendimin en büyük düşmanıydım.

Erken yaşta özümden nefret etmeyi öğrendim.

Acıtan duygularım kendimle ilgili öğrenmem gereken şeylerin habercisiydi belki de ama ben onlarla her karşılaştığımda arka bakmadan kaçtım.


Bugün artık öz yıkıma yönelik davranış döngüsü kırmaya çabalıyorum.

Eğer kendimi affetmez, utanca ve suçluluğa yenik düşersem bunun mücadelemi sabote etmesinden korkuyorum.

Her türlü çabamı boşa çıkarırcasına utanç ve suçluluk içerisinde kaybolup felce uğramaya niyetim yok.

Kendime acımaya devam etmemin sadece zehirli benliğimi güçlendirdiği keşfettim.

Bugünkü emeklerim ileride yapabileceklerim açısından umut vaat ediyor, hayatım büyük değişimlere gebe.

 

Çalışma:


Düşüncelerinizde yaratılmış kendinize dair imajınızın bozuk olmasının bir işareti yeterince iyi hissetmemektir.


Buna karşın, iyi hissetmeye yönelik ihtiyacımız ihtiyaçlar hiyerarşimizin en üst sıralarında kendine yer bulur. Doğal/sağlıklı yollarla iyi hissetme ihtiyacımızı karşılayamamamız bizleri pornografinin insafına bırakabilir.


Mevcut durum ne olursa olsun, hakkımızdaki olumsuz algılarımızı adeta mıntıka temizliğine girişerek bertaraf etmek durumundayız. Yerinde yeller esen özsaygıya eşlik eden bağımlılık noktasına gelmiş pornografi kullanma alışkanlığı hepimize ancak yıkım getirir.


Ne var ki düşük öz saygının üstesinden gelmenin zaman ve çaba gerektireceğini bilmek durumundayız.


Bununla birlikte depresif belirtiler ve aşırı düşük öz saygı gibi derin duygusal sorunlarımızın varlığı bireysel terapinin yanı sıra ilaç desteğiyle de yardım almamızı gerektirebilir.



Öz benliğimiz hakkında ne düşünüyoruz, nasıl birisi olduğumuza inanıyoruz?


Hayatta iyi ve güzel şeyleri hak ettiğimize düşünüyor muyuz? Kendinizle baş başa kalıp neler düşündüğünüzü yazabilirsiniz.


Öz benliğimizden nefret etmeyi sürdürerek bir bağımlılığa son vermenin olanaksızlığına ikna oldunuz mu?

88 görüntüleme

Comments


1/23
bottom of page