Hayatımıza anlam katan, kendilerini rehber edindiğimizde esenlik elde ettiğimiz ilkelere değerlerimiz adını vereceğiz.
Değerlerimizden beklediğimiz büyümemize, gelişmemize, hayatımızı sağlıklı usullerle yönetebilmemize katkı sağlamaları.
Ümit ettiğimiz geleceğe yönelirken bize kılavuzluk etmeleri.
Hayatın dalgalı denizleri bizi karanlıklara çektiğinde çapa görevi görmeleri.
Üzerimizde istikrarlı bir duygu durum hali oluştumaları.
Bizi isabetli seçimler yapmaya yönlendirmeleri, dürtülere karşı güç dayanağımız olmaları.
Kişiliğimizin belkemiğini oluşturmaları.
Değerlerimizden bahsetmişken, hemen aklımıza sözde kalan, ideal görünen ama günlük pratiğimizde bize fayda vermekten uzak süslü püslü yalanlar gelmesin.
Değerlerimiz hakkındaki çoşkulu betimlemelerimiz durumumuzu gerçekte olduğundan daha nitelikli kılmayacak.
Bilakis, esenlik ve tatmin elde edebileceğimiz hakiki, işlevsel değerler arayışındayız.
Hayatımızın yönetimini ele alabilmeyi, bağımlılıkla aramızdaki mesafeyi açmamızı mümkün kılacak, basit, işe yarar, pratik değerlere gereksinim duyuyoruz.
Bu noktada yeniden hatırlatmakta fayda var, vizyonumuzdan ve değerlerimizden beklentilerimizden birisi, istenmeyen alışkanlığımızın üstesinden gelme yolculuğunda bize durmaksızın enerji sağlamaları.
Neticede zorlayıcı davranışımızı durdurabilmek ve ömrümüz boyunca ondan uzak kalabilmeyi imkan verecek motivasyonu ancak vizyonumuzun peşinde koşarak ve değerlerimizi ayakta tutarak elde edebileceğimizi ileri sürebiliriz.
Varlıkları bu denli faydalı değerlerimiz silikleştiğinde dürtülerimizin önünde duracak güç kalmıyor; aklına eseni yapan ve eylemlerinin sonuçlarını düşünüp taşınamayan ilkel canlılara benzeyebiliyoruz.
Kökleşen bağımlıkla beraber değerlerimizle bağımızın kopması işte bu nedenle aramızdan insanlığı silikleşmiş, pespaye bireyler ortaya çıkarabiliyor.
O yüzdendir ki bağımlılığın pençesine düşmüş olanlarımızda orta uzun vadede anlam duygusunun yok olduğunu, "yeri doldurulamaz" alışkanlığımızın dışında pek az şeyin keyif ve mutluluk sağlayabildiğini gözlemleyebiliyoruz. Buna gerçekten keyif ve mutluluk denirse tabi.
Küçük yaşlardan itibaren güçlü bir değerler öbeği geliştiremeyen, bir başka deyişle hayatla sağlıklı yollarla başa çıkamayanlarımız bağımlılık geliştirmeye daha yatkın oluyorlar.
Durum buyken hakimiyet kuran bağımlılık var olan sağlıklı başa çıkma yöntemlerimizi yani değerlerimizi gün begün daha da aşındırıyor.
Anlayacağınız, kendi haline bırakıldığında aralıksız ilerleme eğilimindeki bağımlılığın ödettiği bedellerden birisi değerlerimizi sinsice görünmez kılması, onlarla bağımızın koparması.
Her birimizin komfor bozucu, stres yaratıcı durumlarla başa çıkabilme adına doğal yollardan geliştirdiğimiz yöntemlerimiz bulunuyor. Yani sıkıntılarımıza karşı direnç veren, bizi dengede tutan değerlere sahibiz.
Stres hayatımızın kaçınılmaz bir gerçeği olduğundan, onun getirdiği rahatsızlığı giderme yolunda sağlıklı değerlere sahip olmak durumundayız. Aksi halde ne mi olur?
Bu sağlıklı değerlerden mahrum olduğumuzda açığı "yapay yöntemlerle", "kısa yollarla" telafi etmeye yönleniriz. Oysa bu yapay yöntemlerin stresi hafifletme yetenekleri aşırı kısa süreli olduğundan, yetmezmiş gibi kendileri zamanla birer stres kaynağına dönüştüklerinden, bunların en etkisiz başa çıkma araçları olduğunu ifade edebiliriz.
Bu kısa yolları astronomik faiz uygulanan bir kredi kartına da benzetebiliriz. Kullanmaya devam ettikçe bugünün finansal sorunlarını kat kat artacak şekilde geleceğe ertelememize yol açan bir kredi kartı.
Özetle, hayatımızın çekilmezliklerini dengelemek uğruna bağımlılığı ne ölçüde kullanmışsak, değerlerimizin de o ölçüde çürüdüğünü; kendimizi kısacık süreler boyunca "iyi" hissedebilmek beklentisiyle dozu günden güne artacak biçimde tehlikeli alışkanlıklara baş vurmak zorunda kaldığımızı söyleyebiliriz.
Bu döngüye son vermenin yolu bizler için paha biçilmez bir deneyim olacak şekilde değerlerimizi tekrar hayatımızın stresini yönetebilecek bir seviyeye çıkarabilmekten geçiyor.
Şunu söyleyerek bitirelim: Değerlerimiz ne ölçüde köklü ve çeşitliyse, hayatımız o ölçüde zenginleşiyor. Sadece bağımlılığımıza değil her türlü toksik zorlayıcı alışkanlığa karşı elimiz adamakıllı kuvvetleniyor.
Değerlerimizi, diğer tüm insanlarla paylaştığımız evrensel değerler ve sadece kendi hayatımızın bağlamından süzebileceğimiz kişisel değerler olarak iki kategoride ele alacağız.
Çalışma:
Sizi siz yapan özünüzdeki değerler, davranış değişiklikleri için de bir yol haritasıdır.
Onların yokluğunda dürtülerimizle baş etme becerimizi yitirir, kaybettiğimiz senaryolara mahkum oluruz.
Pornografi alışkanlığının/bağımlılığının insani değerlerin zayıflatıp, erdemli tarafınızı silikleştirdiğini, adeta içinizdeki iyilik hücrelerini öldürdüğüne yönelik tespitleriniz var mı?
Comments