— İnsansan, geçmiş olsun!
"Hıı!" dedim.
Boşluğuma gelmişti, kaba bir tepki verdiğimi fark edip utandım.
Tekrarladı:
— İnsansan, geçmiş olsun!
Saniyeler boyunca bir şey demeden yüzüne baktım.
Nice zamandır mahallemizin sevilip sayılan ayakkabı tamircisiydi.
"Amma da yapıştırıcı koklamış?" diye geçirdim içimden.
Ne demeye çalıştığını anlamamıştım, bir an önce kardeşimin botlarını alıp gitmek istiyordum.
Yine de nezaketen bir şey söylemek zorunda hissettim kendimi.
— Neden ki abi?
Derin bir nefes alıp cevap verdi:
— Bu kadar çirkinliğin içinde yaşıyorken...
Devamını getirmeyip yine susmuştu. Hiç yüzüme bakmıyor, ellerindeki kırmızı botu bir sanatçı hüneriyle parlatıyordu.
Hangi çirkinlikten bahsediyor olabilirdi?
İyice sıkılmıştım, göz ucuyla rafta bekleyen onarılmış ayakkabılara bakmaya başladım.
Boyanmış ve cilalanmış hallerini sahiplerine göstermek için sabırsızlanıyor gibiydiler.
Bazıları şaşılacak kadar eskiydi ama yine de elden geçmişler, parlamışlar, mahcup ve ağırbaşlı bir eda ile bekliyorlardı.
Gözden çıkarılmayıp yenilendikleri için minnettar bir halleri vardı.
Ansızın "üsteliik" diye sesini yükseltti uzata uzata.
— Çirkinliğe böylesine büyük iştiyakı varken...
Yine susacağını anlamıştım.
Botun diğer tekini aldı eline, işi bitecekti birazdan ama benim bir an önce sıvışma istediğim kaybolmuştu.
Hem sözü nereye getireceğini merak etmiştim hem de gözüm yerde poşetlerin içerisinde tamir sırası bekleyen ayakkabılara ilişmişti.
Örselenmiş, aşınmış, bitap düşmüşlerdi.
Neler yaşadıklarını, ne çileli yollarda yürümek zorunda kaldıklarını hayal ettim.
Hayat onları harcamıştı sanki.
Poşetlerin içerisinden çekingen, endişe dolu gözlerle bakıyorlardı dünyaya.
Raftaki akranlarından habersizlerdi besbelli.
Tuhaf ayakkabıcıya diktim gözlerimi.
Biraz önce hor görerek baktığım adam, bana bir bilge gibi göründü şimdi.
Sanki aklımdan geçenleri okuyabiliyormuş gibi cevap verdi bakışlarıma. Gözlerinde anlam veremediğim bir sevecenlik vardı.
Kısa bir bekleyişten sonra, sözünü bitirdi:
— Bulaştığın her çirkinlik için korkunç bir bedel ödemek zorundayken.
Gün boyu bu büyülü sözü tekrarlayıp durdum: "insansan, geçmiş olsun!"
Akşam bilgisayarımın başında kendimi uyuşturacak isteğim de yoktu.
O gece rüyamda, çocukluğuma döndüğümü gördüm.
Comments