top of page

KARAR ALMA SÜRECİ

Dürtü anında yaşayacağımız süreci, duygularımızın müdahalesine meydan vermeksizin, mekanik bir sürece çevirebilmemiz için ana hatlarıyla şu dört şeye ihtiyacımız var:


Bağımlısı olduğumuz davranışın hayatımızda oynadığı rolün ne olduğunu idrak etmek.


Zorlayıcı zincirin adımlarını iyi kötü tespit edebilmek.


Dürtü anında aslında bir seçim yaptığımızın/karar aldığımızın farkında olmak.


Ayrı ayrı ideal/sağlıklı ve arızalı/hastalıklı karar alma süreçlerini anlamaya çalışmak.


İşte bu sonuncusu bu dersimizin konusu.

Zorlayıcı ritüelimiz başlamak üzereyken, dürtü anında, elimizi en zayıflatan etken, bir seçim yapma durumunda olduğumuzu, bir karar vermek üzere olduğumuzu sezinlemekten uzak oluşumuz.

İsabetsiz kararlar veriyor olabiliriz ama bir karar veriyoruz. Hatalı seçim yapıyor olabiliriz ama katiyetle bir seçim yapıyoruz.


Hatırlarsak, bir şimşek hızıyla devreye giren yazılımın, duygularımızı kullanarak üzerimizde bir baskı yarattığından; seçim yaptığımızdan haberdar bile olmaksızın, bizim için yıkıcı sonuçlara yol açabilecek bir tercihte bulunduğumuzdan bahsetmiştik.


Seçim yapmamız gereken anda süreci, dürtüyü çevreleyen yoğun duygulardan arındırıp, davranışı kişiliğimizden izole edebildiğimizde, kalıcı değerlerimizin kılavuzluğunda kararlar almaya ümit edebiliriz.


Şimdi gelin gözden kaçırdığımız bir basitliği; sağlıklı/ideal ve hastalıklı karar alma/seçim yapma süreçlerini adım adım, karşılaştırmalı olarak değerlendirelim. Tecrübe ettiğimiz süreci, kör noktalarımızı anlayıp tanımaya çalışalım. Bu süreç ritüel öncesinde yaşadıklarımız hakkında önemli ipuçları barındırıyor.


Baştan söyleyelim, karar verme anında yaşanılan, bir dizi adımdan oluşan sürecin ilk bakışta uzun görünmesi sizi yanıltmasın. Gerçek hayatta çoğu zaman sürecin tamamı saniyeler içerisinde tamamlanıyor.



Dürtüye maruz kalma

Karar verme/seçim yapma sürecinde her şey bir tetikleyici/uyarıcı/düşünce/olay ile başlıyor.


Tetikleyici bizim dışımızdan da gelebiliyor; örneğin aldığımız bir tepki, gördüğümüz bir şey...


İçimizden de kaynaklanabiliyor, örneğin aklımıza gelen bir düşünce.

Örnek-1

Yurt dışında bir otelde konaklayan karakterimiz, meraktan televizyon kanalları arasında dolaşırken porno yayını yapılan bir kanala denk geliyor.

Örnek-2

Ofiste zorlu bir gün geçiren karakterimizin mesai bitimine yakın, kendisine bir ödül olarak, bilgisayarından porno izleme fikri aklına geliyor.

Dürtüyü Algımız

Hemen sonra, maruz kaldığımız uyarıcıyı algılama biçimimiz önem kazanıyor.

Tahmin edeceğiniz üzere algılarımız şaşmaksızın zihinsel yazılımımızdan etkileniyor.

Yazılımdaki durumuna bağlı olarak aynı anda uyarıcı hakkında bir algımız oluşuyor.

Örnek-1:

Kadınlarla gönül eğlendirme geçmişi olan karakterimiz, kendisine gülümseyerek günaydın diyen sekreterin davranışını bir cinsel davet olarak algılıyor.

Örnek-2

Akşam evde tek başına kalacağını öğrenen delikanlı, bu durumu porno izleyebilmesi için bir fırsat olarak algılıyor.

Algımız, Duygularımızı etkiliyor.

Uyanan algımızla aynı anda duruma bir duygusal tepki veriyoruz. Bu duygusal tepki, algımıza bağlı olarak hissedilmesi zor hafif bir tepki biçiminde kendini gösterebileceği gibi, ölçüsüz hissettiğimiz, bizi zor durumda bırakabilecek bir tepki de şeklinde de ortaya çıkabiliyor. Bu duygunun uyanışı ve yaşanışı ile sarsılan dengemizi yeniden kazanabilmek uğruna bir şeyler yapma, bir tepki verme ihtiyacı duyuyoruz.

Anlaşılacağı üzere, tek başına bir düşünce/olay bizi harekete geçirecek bir dürtü meydana getiremiyor. Eşlik eden coşku, tutku, heyecan ve mutluluk gibi duygu biçimindeki bir enerji ile beslendiğinde düşüncemiz bir dürtüye dönüşüyor.


Örnek-1: Pazar sabahı sıcak ve güzel bir güne uyanan karakterimiz, bunu plaja gidip güzel kadınlara bakma fırsatı olarak algılıyor. Bu durum onda dikkatini ve enerjisini tüketen bir duygudurum hali, zapt edilmesi zor heyecan ve sevinç yaratıyor.

Örnek-2: Çöpten yiyecek toplayan yaşlı bir teyze göre delikanlı bunu bir yardım etme fırsatı olarak algılıyor. Teyzeye yardım edebilmek için büyük bir istek duyuyor.

Opsiyonları Belirleme

Sağlıklı/ideal seçim yapma sürecinde; algımız, duygularımız ve dürtümüz ışığında seçeneklerimizin neler olduğu kısacık bir an da olsa zihnimizi kurcalıyor.

Örnek-1

Otel odasında porno kanalına denk gelen karakterimiz, kanal henüz açıkken, bir-iki saniye boyunca, devam edip etmeme arasında sallanır bir halde kalıyor.

Hastalıklı seçim yapma sürecinde ise (buna gerçekten bir seçim yapma denirse) opsiyonlar sadece "duygusal şiddeti nasıl yok edebilirim, nasıl rahatlarım?" bağlamında değerlendiriliyor. Dolayısıyla alışılmış ritüeli sürdürme dışında bir seçeneğin varlığı akla gelmeyebiliyor.


Örnek-2: Daha önce ofiste defalarca porno izlemiş karakterimiz, aklına tekrar porno izleme isteği geldiğinde, bunu harika bir fikir, günün stresinden kurtulabileceği bir ödül olarak algılıyor ve seviniyor. Odaklanabildiği tek seçenek oluşan duygusal yoğunluğu dengelemek oluyor.

Sınırlarımızın-Değerlerimizin Rolü


Sağlıklı/ideal seçim yapma sürecinde belirlenen opsiyonlar kişinin değerleri ve sınırları tarafından filtreleniyor. Bu filtreleme yapılırken, aşağı yukarı aynı anlarda, belki farkında olmaksızın, yapılacak seçimin muhtemel sonuçlarını da tartılabiliyor.


Örnek:

Karakterimiz, 50'li yaşlarında, koskoca iki kız çocuğu babası bir birey. Pornografiden faydalanması durumunda kendi sınırlarını aşacağından ve değerlerinin tehdit altında kalacağından endişeleniyor.


Hastalıklı karar verme sürecinde, kişinin zaten kıyıda köşede kalmış sınırları ve değerleri büsbütün görünmez oluyor. Var olsalar bile, akla gelseler dahi zihinsel yazılımın ortaya çıkardığı algı ve dolayısıyla kesif duygular ve adeta girilen trans nedeniyle işlevsiz kalıyor, anlamlarını yitiriyorlar. Yapılacak seçimin sonuçları tahmin edilebilse de, palazlanan duygusal şiddetten dolayı dikkate alınamıyorlar.


Örnek: Hafta içi aldığı terapide "porno izlemeyeceğim, bu artık benim kırmızı çizgim." diye tumturaklı konuşmalar yapan, gün içerisinde aynı paralelde sözler verip duran karakterimiz, akşam saatleri gelince, ansızın karşı karşıya kaldığı dürtünün baştan çıkarıcılığı neticesinde kendisine koyduğu sınırların o an için faydasız dahası anlamsız kaldığını düşünüp hiç duraksamadan ritüele başlıyor.

Seçim Yapma-Karar Verme

Kişinin değerleri tarafından filtrelenen, olası sonuçları tartılan opsiyonlar arasından biri tercih ediliyor.


Maruz kalınan dürtü, tecrübe edilen duygusal şiddet karşısında kısacık bir süreliğine de olsa rahatlamaya imkan sağlayabilecek yegane seçenek, zorlayıcı ritüele devam etmek tercih ediliyor. Bir nevi "akla geleni yapma" durumu ortaya çıkıyor.


Sonuçları İçselleştirme

Sağlıklı/ideal süreçte, yapılan seçimin kısa ve uzun vadeli sonuçları, duyguların bağlandığı ölçüde zihinsel yazılımı değiştiriyor.


Hastalıklı süreçte ise, dürtünün ortaya çıktığı an yaşanan duygusal krizin "teslim olarak" ortadan kalması, hemen arkasından "harika" anlar geçirilmesi yazılıma güçlü biçimde değişmesine katkıda bulunuyor. Bir sonraki dürtü anında yeniden devreye girmek üzere kaydediliyor.

Tekrarlayalım, ilk bakışta fazlasıyla uzun gibi görünse de, çoğu zaman göz açıp kapayana kadar bir sürede tamamlayabiliyoruz tüm süreci

Duygularımıza göre hareket etmeye ayarlı, bağımlılık geliştiren bir bireyseniz, normal şartlarda hemen her zaman şuursuz biçimde deneyimlenen bu karar alma sürecinden büsbütün habersiz olma lüksünüz var mı sizce?

Özetleyecek olursak, zorlayıcı zincirimizi kırmak, yeni bir zincir oluşturmak istiyoruz.

Ne zaman bir dürtüye maruz kalsak, bir seçim yapma/karar verme aşamasında olduğumuzu idrak etmek ve süreci şuurumuz yerindeyken yönetmek istiyoruz.

Süreci lehimize tamamlamak, değerlerimize uygun bir karar almak istiyoruz.


En önemlisi, aldığımız kararın sonuçları ile olumlu duygularımızı birbirlerine bağlamak ve bunun zihni yazılımımıza işlenmesini hedefliyoruz.


Öyle ki bir sonraki sefer ritüel öncesinde dürtünün şiddetini düşürmeyi sağlamakla kalmayalım, zorlanmadan istediğimiz seçimi de yapabilelim.


Böylece, ısrarla yapacağımız seçimler ile zihni yazılımımızı bir daha bozulmamak üzere düzeltelim, bağımlılığı temelli arkamızda bırakalım.

21 görüntüleme

Comentarios


1/23
bottom of page