top of page

NEDEN DURMAK İSTİYORUM?

Hangi sebeple durmak istiyor olmamın ne önemi bulunabilir?


Güçlü biçimde bağımlılığımı defetmeyi arzulamam yeterli değil mi?


Ne yazık ki değil!


Bunu vurgulamaktan hoşlanmıyoruz ama bağımlılık noktasına gelmiş bir davranış ile başımızı derde sokmuşsak eğer, salt durmak istememiz büyük olasılıkla pek bir şey ifade etmiyor.


Görünüşte birbirleriyle alakasız da olsa, bizi durmaya yönelten motivasyonun ne/neler olduğu ve başarı olasılığımız arasında hayati bir bağ bulunuyor.


Hastalıklarımız nüksettiği için.


Kendimize ve yakınlarımıza zarar verdiğimiz için.


İşimizi kaybetmek üzere olduğumuz için.


Cehennemle aramızda bir adım kaldığına inandığımız için.


Böyle bir hayatı yaşanmaya değer bulmadığımız için.


Eğitimimizi sürdüremez noktaya geldiğimiz için.


Utancımıza son vermek için.


Bu motivasyonlarının her birinin kökeninde, bağımlılığın yıkıcı sonuçlarından sakınma niyetinin bulunması dikkatinizi çekmiş olabilir.


Bir zamanlar günlerimize heyecan ve mutluluk taşıyan alışkanlığımız artık bugün aynı ölçüde "olumlu" işlevlerini yerine getiremiyor, aksine yaşamımızı kasıp kavuruyor.


Bize de menfaatlerimiz gereği "yılların dostu" bu alışkanlığı geride bırakmaktan başka seçenek kalmıyor. Ah şu kahrolası menfaatlerimiz!


Başka bir şey için değil, SADECE yol açtığı olumsuz sonuçlardan sıyrılabilme gayesiyle, yıllardır haddinden fazla yakın dostluk kurduğumuz davranışları zapt etmeyi hedeflediğimizde ekseriyetimiz kısa-orta vadede havlu atıyoruz.


Türkçesi, "eski sevgilimiz" sadece menfaatlerimiz gereği onu terk etme talebimizi şiddetle reddediyor.


Çok basit bir sebepten...


Güç anlaşılır olmayan bir mekanizma devreye giriyor.


Ödemekte olduğumuz bedeller adeta bir motivasyon patlaması ile mücadeleye atılmamızı tetikliyor. Kazandığımız bilgileri bir zırh gibi kuşanarak savaşa giriyoruz. Menzil kazanıyoruz. İstenmeyen davranışlar duruyor veya seyreliyor.


Çok değil haftalar, aylar önce motivasyonumuzun temel kaynağını oluşturan negatif, yıkıcı sonuçlar hissedilir ölçüde ortadan kaybolmuş görünüyor.


Doğal olarak motivasyon da buharlaşıyor.


Henüz acemi askerliğimizi yapan bizler, düzmece zaferimizin tadını çıkarırken, kaybolan motivasyonumuz gevşememize yol açıyor, zorlukla talim yapmayı sürdürebilmemize izin veriyor.


Bizi ihtiyatı tamamen bırakmış halde bulan "düşmanın" ortaya çıkıp canımıza okuması an meselesi oluyor.


Yeniden beliren yıkıcı sonuçlar diriltici bir etki yaratarak bizi harıl harıl çalışmaya tekrar motive ediyorlar.


Hatta bu sefer daha etkili savaşmaya ant içiyoruz.


Ama motivasyonun kaynağı benzer: yıkıcı sonuçlardan kurtulmak.


Tahmin edeceğiniz üzere bir süre içerisinde tekrar hafifleyen sevimsiz sonuçlar bir kez daha motivasyonumuzu zayıflatıyor.


Ta ki bir sonraki dibe vuruşa dek.


Apaçık işaretlere gözümüzü kapatıp, durmak yolunda motivasyonumuzun kaynağını değiştirmemekte ısrar ettikçe, bu kısır döngü yıllar boyunca sürebiliyor.


Sonuç, kendimize en hafif tabirle "başarısızlığa mahkûm" damgası vurmak oluyor.

Mağduru olduğumuz bağımlılığın olumsuzluklardan kaçmayı arzulamamız kadar doğal bir durum olamaz.


Kendimize, sevdiklerimize zarar vermeyi bırakmak istediğimizde düşünceli bir birey sıfatıyla hareket etmiş oluruz.


Göz göre göre kendimize ve çevremize zarar vermeyi bırakmayı istememiz, artık utanç içerisinde yaşamamayı arzulamamız değerlerimizin varlığının, erdemlere sahip olduğumuzun işaretleri.


Basitçe söylemek gerekirse, tüm iyi niyetimize rağmen, bu tip motivasyonların sonuç alabilmek adına bizim durumumuzdaki insanlara sadece KISA bir süre fayda verebilecek olması...


Şu an için kavramamız gereken bu.



Doktorun odasının önünde sıramı beklerken bu genç yaşımda niye tüm bunlar başıma gelmiş olabilir diye düşünüyordum. Son bir ayda bir kez işyerinde, bir kez de trafikte adeta sinir krizi geçirmiştim.


Sonradan düşündüğümde aslında yaşadıklarımı abarttığıma, o kadar sinirlenmemi gerektirecek olaylara maruz kalmadığıma kanaat getirmiştim.


Ofiste başıma gelen her zamanki basit yanlış anlamalardan birisiydi ama ben aşırı alınganlık gösterdim, sanki büyük bir hakarete uğramış gibi davranıp öfke patlaması yaşadım.


Patron şaşırtıcı derece olgun davrandı. Anında kapının önüne koyar beni zannetmiştim. Yıllardır şirkete emek verdiğimden bu seferlik beni hoş göreceğini söyledi, üzerine hücum ettiğim çocukla aramızı yaptı.


Bu olayın şokunu daha atlatamamıştım ki hemen ertesi hafta kendimi ellerim kelepçeli halde karakolda bulunca iyice allak bullak oldum. Her gün başıma gelebilecek sıradan bir yol verme tartışmasıydı ama yan arabadaki adamın yaptığı sert el kol hareketleriyle kontrol dışına çıktım. Sanki hayatıma kastediliyormuş gibi davranıp çılgına döndüm. Oradan tesadüfen geçen polisin karşı tarafa meyletmesiyle de kan beynime sıçradı.


Keşke tek sorunum öfkem olsaydı; çalışamıyordum, işimi büsbütün ihmal eder olmuştum. Basit bir e-postayı yazamıyordum. Bırakın iş toplantılarını, telefon görüşmelerinden bile kaçınıyordum. Konsantre olamıyordum. Kolay kelimeleri hatırlamakta zorlanıyordum. Kimseye tahammülüm yoktu. Sinirlerim bozuktu. Sanki herkese ve her şeye nefret besliyormuş gibi davranıyordum. Çok az enerjim vardı, motivasyonum yok olmuştu. Her şey sıkıcı geliyordu.


"Son zamanlarda bana bir haller oldu!" dedim doktora. Kötü alışkanlıklarımın bulunup bulunmadığını sorduğunda ona yalan söyledim. "Yıllardır porno izlemeden güç geçiremiyorum." diyebilecek cesareti göstermem gerekirdi, yapamadım.


Eczaneden ilaçlarımı alırken, bu işi böylesine sık tekrarlamamın bir faturası olacağını öteden beri sezinlediğimi hatırladım. Kendimce biraz araştırma yaparak sorunuma neşter vurmaya azmettim. Mecburdum, pilim bitiyordu artık.


Hanım hamileydi, ilk çocuğumuz daha üç yaşına varmamıştı. Tek gelirimiz benim maaşımdı ve kirada oturuyorduk. Hiç olmazsa çalışabileydim, aksi takdirde ailecek sefil olurduk.


Gönülsüzce de olsa elimden geleni ardıma koymadım.


Alışkanlığıma ara vermiş olduğum halde günler haftalar birbirini kovalarken rahatsızlıklarımın hissedilir ölçüde hafiflediğine şahit oldum.


Bu sayede vites yükselterek çalışmayı sürdürmek için motivasyon buldum ve porno ile arayı açtıkça açtım.


Neyse ki pek çok şey normale yaklaştı; işime odaklanabildim, öfkem azaldı, insan ilişkilerim iyileşti.


Nihayet altı ayı geride bıraktığımda kara bulutlar tamamen dağılmıştı. Hastalıklı günlerimi güçlükle hatırlar oldum. Sanki bir kâbus görmüştüm de nihayet uyanmıştım ve her şey geride kalmıştı.


Bu konforlu duruma alışmam uzun sürmedi. Çok geçmeden yeni hayatım sıradan ve sıkıcı gelmeye başladı. Sadece aylar önce yaşadığım krizi, felaketin hayatımdan teğet geçtiğini unutmuş gibiydim.


Dahası, hayatta bir tutkum yoktu, tutkusuz bir hayatı kim yaşayabilir!


"Eski alışkanlığıma kontrollü biçimde geri dönsem?" diye bir an belirip kaybolan düşünceler sık sık zihnimi yoklamaya koyuldu. Bu düşünceler arzularımı günbegün besledi; kaçınılmaz olanla yüzleştim!


Aslında ilk günler her şey kontrolüm altındaydı, istediğim zaman istediğim kadar izleyebiliyordum. Öyle önceleri gibi hasta da olmuyordum. Hoşuma bile gidiyordu bu hal.


Lakin daha ayında işler ters yüz oldu. Yine kontrolümü kaybedip körlemesine daldım pornoya. İşin kötüsü yine eskisi gibi kolay öfkeleniyor, en küçük bir olay karşısında hemen kendimi kaybediyordum. Odaklanma sorunlarım da tekrar baş gösterir oldu.


Görünüşe göre başladığım yere dönmek üzereydim. İşler iyice sarpa sarmadan taze bir başlangıç yapmaya karar verdim.


Karakterimizin alışkanlığını tekrar durdurup durduramayacağını bilemiyoruz. Ama bildiğimiz yola çıkarken sahip olduğunu sakat motivasyonun ona sağlayabileceği faydanın en fazlasının geçici duruşlar olduğu.


Esaslı ve köklü bir değişim için çok daha derinlikli bir motivasyon kümesine ihtiyaç duyduğu.

 

Çalışma:


Elimizde porno alışkanlığına karşı mücadelenizin neticesini görebileceğimiz sihirli bir kristal kürenin bulunmasına gerek yok. Yola çıkarken motivasyonlarınızın ne/neler olduğu bize bu bağlamda "gelecekten haber verecektir."


Porno izleme alışkanlığını yalnızca belalı sonuçlar yarattığı için terk etmeyi istediğinizde sürdürülebilir başarı olasılığının hayli zayıfladığını anlamanızı bekliyoruz.


Tam olarak ihtiyacınız olan, kendinizi porno ile uyuşturup durmadığınız yeni ve gerçek bir hayatı samimiyetle arzulamanızdır.


Şimdi bir önceki derste yazdığınız, neden durmak istediğinize yönelik sebeplere geri gidelim. Bu dersten öğrendiklerimiz ışığında, bugün için, uzun vadede işe yarar motivasyonlara ne ölçüde sahip olduğunuzu düşünüyorsunuz?


Yoksa motivasyonlarınız, sadece pornografi alışkanlığının pek çok yıkıcı sonucudan kaçmaktan mı ibaret?

1.396 görüntüleme

Komentarai


1/23
bottom of page