Pek çok sefer pek çok nedenle iyileşme sürecini bizzat kendi ellerimizle baltalamaya teşebbüs etme olasılığımız hiç de zayıf değil. Aynı yolculuğu bizden önce tecrübe edenlerin göze çarpan hatalarını bilmek, benzer hatalara düşüp verimsiz bir süreç yaşamamızın önüne geçebilir.
Değişim için kendine zaman vermemek, değişimin haftalar içerisinde yaşanacağını zannetmek.
Ritüellerimiz büyük olasılıkla yılları bulan bir süreç içerisinde bugünkü karmaşık durumlarına ulaştılar, çözülüp erimeleri de bir miktar vakit alacaktır. Sabırlı olalım, sonuç alacağımıza tüm samimiyetimizle inanalım. Dönüşümün yavaş gibi görünen temposunun bizi aldatmasına izin vermeyelim.
Davranışı durdurmayı yolun sonu olarak görmek, esas hedef olarak belirlemek. Sonrasına hazırlanmamak.
Başarı tanımımızda ne süredir durabildiğimiz yer almıyor. Bu demek değil ki sürdürmemiz durumunda ciddi zararlar gördüğümüz alışkanlığımıza bir son vermeyi önemsemiyoruz. Aksine, kalıcı biçimde durabilmemizin yolunu açacak etkili teknikler öğreneceğiz.
Genel kanının aksine davranışa bir son verebilmeyi, sadece emekleme aşamasında olduğumuzun moral veren bir işareti olarak kabul edeceğiz.
Sağlık bulmayı, hayatımızı mümkün olabildiğince anlık, yoğun keyiflere ihtiyaç duymaksızın değerlerimizle yönetebilmeyi amaçlayacağız. Alışkanlığın geride kalmasını takiben baş gösterecek kocaman boşluğu doldurmayı hedefleyeceğiz.
Haddinden fazla iyimser olmak, kendimizi temennilere kaptırmak.
Bir kısmımız başımızı kuma değilse bile iyimser hayallere gömerek rahatlamayı yeğleyebiliyoruz. Oysa kısa dönemde külfetli günler göreceğimizi söylemek aşırı kötümserlik olmaz. Belki bugün farkında değiliz ama zorluklarla dolu bir yolculuk çıktığımız. Her şeye rağmen süratle kolaylaşan; yaşayageldiğimiz, muhtemelen kanıksadığımız hayatın zorlukları, ıstırapları düşünüldüğünde belki keyifli denebilecek, sonu gelmez bir yolculuk. Emeğimizin karşılığının bize peşinen ödendiği bir serüven.
Pornografi bağımlılığın ortadan kalktığı olası yeni hayatımız hakkında aşırı yüksek beklentilere sahip olmak. Bağımlılıkla beraber tüm dertlerimizin de buharlaşacağını zannetmek. Beklentilerimize ulaşamayınca da pornografiye geri dönmek.
Beklenti ne ölçüde yüksek tutulursa hayal kırıklığı da o ölçüde derin olur. Abartılı beklentiler gerçeklere düpedüz ters düşer.
Nice zamandır süren kasırga dindiği andaki derin minnettarlığımız "kasabamızın" perişan haliyle karşılaştığımızda tuzla buz olabilir.
Binalar yıkılmış, altyapı yerle bir olmuş, sokaklar enkaz içerisinde kalmış olabilir. Önünüzde kaldırması vakit alacak bir yıkıntı, düzeltmeniz, tamir etmeniz gereken ilişkiler bulunabilir. Yıkıcı alışkanlığımızın sona erdiği bir hayat çok daha yaşanabilir olacaktır, bu tartışma götürmez. Ne var ki geçmişe sünger çekebilecek bir sihirli değnekten mahrumuz. Parmağımızı şıklatarak her şeyin harika olacağına yönelik beklenti yüzleşmesi çetin bir hayal kırıklığı yaratabilir.
Bağımlılığın “kaderleri” olduğuna inanmak.
Umutsuzluğa meyilli insanlarda görülen bu inanışla halimizi "oluruna bırakmamız" işlerin kötüleşmesinin işaret fişeğidir. Bağımlılık bir kader (sizin için takdir edilmiş, kaçınmanızın mümkün olmadığı) bir olgu değil. Aksine, bir talihsizlik olarak yaşamak durumunda kaldığımız bu rahatsızlıktan mesuliyet alarak kurtulup daha erdemli bir insana dönüşmek bizim kaderimiz (seçimimiz) olabilir. Çarpık bir kader anlayışını eylemsizliğimize bahane yapmaktan kaçınmalıyız.
"O denli ileri gittim ki her şey için çok geç, geri dönemeyecek kadar battım. Artık benden ne köy olur ne kasaba" inanışına saplanmak.
Kendi ölüm fermanımızı imzalamış oluruz. Özgüvenimizin son kırıntılarını da yok edebilen bu inanış bağımlılık geliştiren insanların tipik iki düşünce bozukluğundan birisi olan "ya hep ya hiç" adına bir örnek teşkil edebilir. Ayrıca bu tip içsel konuşmalar yalnızca yanlış yönlendirici değil aynı zamanda yorucudur, zihinsel enerjimizi tüketir
Yaşamımızın anaforlu bir döneminde kendimize yakıştıramadığımız bir davranışı yineleyip durduk. Bir tarafımız hep düzelmek istedi. Neyle karşı karşıya olduğumuzun farkında değildik. Çabalarımız sonuçsuz kaldıkça kendimizi mahkûm ettik hatta damgaladık.
Kafamıza not edelim: Kendimizle alakalı kurduğumuz olumsuz cümleleri olumlu cümlelere dönüştürmeden yaşamımızın sorumluluğunu almaya girişemeyiz.
Sorumluluk, bir şeyleri değiştirebilecek tek kişinin kendimiz olduğu anlamına gelir. Bir yandan öz benliğimizi yerin dibine sokup diğer yandan ondan büyük işler yapmasını ummak olacak şey değildir.
Dürtülerimize asla set çekemeyeceğimize inanmak. Bu yüzden gerçek bir değişime şüpheyle bakmak.
Bu zararlı inanış özgüvenimizi ezip geçme potansiyeline sahip. Davranışlarımıza iliştirilmiş çok yoğun duygular bugün için bu inancı besliyor. Zira bugünkü duygularınızı anlamlandıran geçmişteki deneyimlerimizden başka bir şey değil. Dürtü anına eşlik eden duygularınızın şiddeti günbegün hissedilir ölçüde zayıflayacak, kaygımız asgari düzeye inecek. Üzerine bir de duygularınızı izole edebilmeyi öğrendiğinizde dürtü anı kâbusunuz olmaktan çıkacak.
Yoksunluk dönemine hazırlanmamak. Bu dönemi hafife almak. Zorlayıcı davranışımız sona erdiğinde içimizdeki beliren korkunç boşluğun, artan ızdırabımızın bağımlılığın doğal bir parçamız olduğunun bir delili olarak algılamak.
Önemine binaen bu konuya özel olarak değineceğiz. Sizi şimdiden korkutmak istemeyiz ama (bir fikir olsun diye) günler boyunca hiçbir şey yemeden sadece su içerek yaşamanın sıkıntılarını hayal etmeye başlayabilirsiniz. Varacağınız yerde karşınıza neler çıkacağı, alışkanlığınızın mahiyeti, ne kadar uzun süredir ve ne sıklıkta tekrarlanıyor olduğu, ne ölçüde şiddetli duyguların bağlı olduğu, beyin kimyanızı ne kadar bozulduğu, bağımlılığımıza eşlik eden mental rahatsızlıkların varlığı vs. bir dizi unsura bağlıdır.
Aklımızın adeta deliliğin hizmetine girdiği ama neyse ki nadiren bir haftadan fazla süren bu zorlu süreci metanetle bekliyor olacağız.
Bağımlısı olduğumuz davranışı durdurabildiğimizde, kendimizi yeni bağımlılıklarla "ödüllendirmek"
Porno izlemeyi bırakabildiniz diye deli gibi tatlı yemeye koyulma hakkımız olmamalı. Veya kendimize şimdi de abartılı biçimde sarhoş olma rüşveti vermemeliyiz. Marifetmiş gibi borca batacak şekilde para harcayıp durmamalı, porno yerine bilgisayar oyunlarına bağımlı olmamalıyız. "Eski aşkımızı" hatırımızdan çıkarabilmek için günde 16 saat çalışan zombi işadamına dönüşmemeliyiz. İleride detaylı ele alacağımız bağımlılık transferi olgusu bizim adımıza işleri zorlaştırmaktan başka bir işe yaramıyor.
Dersleri okuyup geçmek, sadece öğrenmek.
Yeni şeyler öğrendiğimizde şüphesiz dünyayı farklı görür, bu halden yararlanırız.
Lakin neyi nasıl yapacağımız bilgisini özümlememiz, öğrendiklerimizi kendi hayatımıza uyarlama çabasına girmemiz bilhassa hakiki bir değişimin kapısını aralayacaktır.
Çalışma:
Sık yapılan hataların izlerini kendi üzerinizde gözlemleyebiliyor musunuz?
Komentarai