Adliyede çaycılık yapan sakat bir babanın oğlu olmanın ezikliğinden kurtulmayı dilemiştim sadece. Bilmiyorum, çok şey mi istiyordum! Sırf bunun uğruna kafamı kitaplara gömüp gece yarılarına dek çalışırdım. Bu yüzden en ufak bir başarısızlıkta kendimi acımasızca eleştirirdim. Tek bir notum düşük gelse ceza verirdim kendime.
Mesela aç aç oturur , akşamları ağzıma bir lokma koymazdım.
Maruz kaldığım aşağılık duygusuyla başa çıkamıyordum. Bizim ailemiz de, annem ve kardeşlerim de herkes kadar saygıyı hak ediyordu ama her ortamda ikinci sınıf insanların timsaliydik. Akrabaların, konu komşunun desteği olmaksızın ayakta kalamazdık. Öyle bir noktaya gelmeliydim ki herkes aileme karşı hürmet göstermeliydi. Annem de gururla dolaşabilmeliydi akrabalarımız arasında.
İyi bir üniversiteyi kazanmamın işleri biraz düzelteceğini umuyordum ama aksi oldu.
Beni Ankara'da okutabilmek amacıyla sağdan soldan yardım dilenmek zorunda kaldı annem ve babam.
Uzun zamandır deliler gibi mücadele ediyordum ama hayatın bize biçtiği rolün dışına bir türlü çıkamıyorduk.
Hep eziktik hep aşağılanmıştık. Belki benim ve kardeşlerimin yazgısı buydu.
Porno ile tanışmam işte bu bunalım dolu üniversite yıllarıma rastladı. "İyi de oldu!" diye düşünmüştüm. Beklemediğim bir dünya önüme serilmiş, nihayet biraz olsun rahatlayabilmiştim. Çalışmaya dört elle tekrar sarılmıştım. Karşılıklı menfaatlermiz sona erince porno ile yollarımızı ayırabilirdik.
Büyük zorluklarla yüksek lisansı da tamamlayıp şehrimize döndüğümde, itibarlı bir akrabamızın araya girmesiyle, şehrimizdeki üniversitede açılan bir kadroya beni vermişlerdi.
Her şey benim adıma kurnazca ayarlanmış, diğer adaylar (bir kısmı benden daha kalifiyeydi) sudan sebeplerle elenmişlerdi.
İşte nihayet makus talihimiz değişmişti, ailenin büyük çocuğu itibarlı bir iş sahibi olmuştu.
Mutlu olabilirdim. Nice zamandır bunun için çabalayıp durmuyor muydum!
Lakin ne oldu dersiniz? Korkunç bir porno bağımlılığına sürüklendim, kural tanımaksızın daldım bu dünyaya. Hayal bile edemeyeceğim ölçüde alçaldım, yıkıma sürüklendim. Güya kendilerine hayatımı adadığım annem ve kardeşlerimin yüzlerini görmem öfkelenmeme yetiyordu. Onlara karşı en küçük bir sevgi kalmamıştı sanki içimde.
Bir türlü kabullemiyordum. Yıllardır dur durak bilmeden çalışmamın getirisi bu muydu? Geceli gündüzlü emek verip kaderimizi değiştirebilmeyi umarken aşağılık bir entrikaya muhtaç kalmak! En fenası, benimle aynı kadroya başvuran, aklımdan çıkmayan o insanlardı. Belki onlar da benimki gibi ihtiyaç içindeki bir ailenin, mücadele eden, didinip duran evlatlarıydı. Bir ümitle bu boş kadroya girebilmek gayesiyle başka şehirlerden gelmişlerdi.
Neden başıma gelmişti bütün bunlar, bana reva görülen "ödül" bu muydu?
Hayatımla, kaderimle hesaplaşamıyordum.
Vicdanımın derin bir yara alması beni dibe çekiyordu.
Kendimi herkesten izole ettim, tek başıma yaşadığım dairemde bulduğum her fırsatta porno izleyerek kendimi uyuşturuyordum.
Uzun uzun vicdanın ne olduğunu, ne işe yaradığını tartışmak burada amacımız değil. Bireyin ahlaken doğru ya da yanlış olan şey hakkındaki yargısı olduğu basit tanımıyla yetinelim vicdan hakkında.
Aralıksız aklımızda tutmalıyız, eğer bağımlılığımız ağırsa, iyileşme yönünde atacağımız adımlar kendimize ilişkin iyi duygular beslememizle mümkün olabilir ancak.
Hepimizin geçmişinde, bugününde, irili ufaklı, vicdanımızı rahatsız eden, içimizde ukde kalan, dolayısıyla tatsız bir tedirginlik hissi yaşamamıza, devamlı negatif duygu bombardımanına tabi tutulmamıza yol açabilecek deneyimler bulunabilir.
Sağlıklı bir bireye dahi ciddi sorunlar yaratabilecek bu durum, biz bağımlılara neler yapmaz!
Vicdanımızı örtmek, onun sesini kısmaya teşebbüs etmek nasıl aleyhimize dönecekse, vicdanımızı ciddi yaralayan olgulara kesintisiz muhatap olmak ta bizi yoğun olumsuz duygular sağanağına uğratarak riske atacaktır.
İçimizi kemiren bir kurt misali bize zarar verebilecek muhtemel vicdani sıkıntılarımızı kurcalamak durumundayız.
Elbette ideal olan, varsa, vicdan karmaşamızı tamamen bertaraf edebilmek. Bugün olmasa dahi bir süre içerisinde kendimiz adına mesuliyet alıp, gerekirse bedel ödeyip rahatlayabilmek.
Söylemesi yapmasından hayli kolay bu adımı atmaya henüz hazır hissetmiyorsak, içimizdeki yaradan haberdar olmak , yoğun negatif duygularımızın iyileşme çabalarımızı baltalamasına izin vermemeye çabalamak yapabileceklerimizin en azı.
Çalışma:
Vicdanınızı yaralayan, kendiniz hakkında olumsuz düşünmeye sizi yönelten deneyimleriniz var mı?
Evet ise, bunların iyileşme çabalarınıza engel olmasını durdurmak için neler yapabilirsiniz?
Yorumlar