Sabah kuşlarının çığlıklarıyla ruhum bedenime dönüyor.
Bütün gece ekran başında kendimden geçmişim.
Nasıl bir büyüye kapıldım, nasıl bir belaya soktum başımı?
Düşünmeden edemiyorum, o iki günü hayatımdan çekip çıkarabilseydim yine böylesine felakete uğrar mıydım?
Pornografi ile tanıştığım gün bunlardan ilki.
Zapt edilmez heyecanımdan olacak, berraklıkla hatırlıyorum o kara günü.
On dört yaşından yeni gün almışım.
"Hain bir tesadüf" kimin olduğunu, nereden geldiğini bilmediğim bir kasedi, iş yerinde bir dolapta gözüme iliştiriveriyor.
Üzeri etiketsiz gizemli bir kaset.
Hislerim içinde neler olabileceğini fısıldıyor.
Arkadaşlarımdan duymuştum varlıklarını ama hiç karşıma çıkmamışlardı.
Bugün şanslı günüm olmalı!
Kimsenin görmesine izin vermeden, kazağımın içerisine saklarken içim pır pır ediyor.
Evde kimsenin olmadığını biliyorum; bir koşu gidip kaseti videoya takıyorum.
Üzerinde acılar dolu on yıllar geçireceğim denize yelken açıyorum.
Lise yıllarım; artık alışkanlığımla pek sıkı fıkıyım, heyecan yaratmanın yöntemlerin iyi biliyorum.
Abartılı duyguların eşlik ettiği ritüeller belleğime bir daha silinmemek üzere kazınıyor.
Pornografiden medet umdukça hayat sıkıcı ve katlanılmaz bir hal alıyor. Karşılığında daha fazla onun dostluğuna sığınıyorum. Ederinden katbekat pahalı biçimde keyif ve mutluluğu ondan alıyorum.
Kendimi şimdiden yozlaşmış ve suçlu buluyorum. Zihinsel becerilerimin zayıfladığını fark edebiliyorum.
Özgürlüğümün de irademin de elimden uçup gitmeye başladığını açık seçik biçimde hissedebiliyorum.
Cinsellik ile aşırı meşgul zihnim çok geçmeden hayat kadınlarıyla tanışmama vesile oluyor.
Hayatımdan çıkarabilmiş olmayı dilediğim diğer bir gün, ilk kez bir hayat kadınıyla bir araya geldiğim gün.
Yıllar yılları takip ediyor, sadece alışkanlığımı tekrarlarken özgürleşebiliyorum.
Dünyanın en ferahlamış insanıyım dakikalar boyunca.
Tüm bağlarımdan kurtuluyor, bir kartal gibi geziniyorum yüksek göklerde.
Ne zaman ki gerçek dünyaya dönüyorum, adım adım köleliğim, zavallılığım, perişanlığım, çaresizliğim su üzerine çıkıyor.
Yeniden "özgürlüğümle baş başa kalmayı" dilediğimde bunu ancak "tutkumun hapishanesinde" başarabiliyorum.
Ondört gece üst üste.
Bu yükü zayıf bünyem nasıl kaldırır.
Her gün uyandığımda "bu sefer durabileceğim!" kararlılığındayım ama ne zaman ki akşam saatleri yaklaşıyor, duygularımın şantajına boyun eğiyorum.
Zihnime musallat olan bir güç tüm kararlılığımla alay edercesine ininden çıkıp bir an süren üflemesiyle beni yeniden cehennemin kucağına atıyor.
Öylesine derinden yaralıyım... Önüme gelen faturayı ödemeyi sürdüyorum.
Kendime yabancılaşmış, yaşayan bir ölüye dönmüşüm.
Birden aklıma düşüveriyor: "sanki bir bağımlıyım" diyorum, "sanki iradem kaybolmuş."
Alkol bağımlısı gibi, uyuşturucu bağımlısı gibi...
Evet evet, adeta bir seks bağımlısıyım, bir pornografi bağımlısıyım.
Arama motoruna bu iki kelimeyi yazıyorum: sex addict.
Pek çok şey anlam bulunuyor, dünyam değişiyor.
Kendime meslek olarak bağımlılığı seçmemin ardından bulabildiğim kitapları Amazon'dan satın alıyorum. Türkçe kaynak yok.
Evde ve iş yerinde bunu yapma imkanım olmadığından ister istemez işe gidip gelirken toplu taşımada okuyorum.
Bir anlık dalgınlıkla kitabın üst kapağını okunur biçimde yukarı doğru tutmamla, ayaktaki yolculardan birinin herkesin içerisinde "bu kitabı nereden aldınız?" diye sorması bir oluyor.
Diğer yolcular merakla üzerinde Sex Addiction yazan kırmızı kapaklı kitabıma bakıyorlar.
Sanki kitap herkesin bildiği sırlarımızdan birini ortaya döküyor.
Uzun karanlık bir tünelde yol alıyormuş gibiyim.
"İrademi" kullanarak, boğuşa boğuşa onsekizinci gün ediyorum.
Son günler, son saatler hatta dakikalar tahammül sınırlarımı aşıyor.
Baktığım, dokunduğum her şey cinselliğe dönüşüyor.
Müthiş bir boşluk duygusuna kapılıyorum.
Okuyamıyorum, odaklanamıyorum, çalışamıyorum.
Biraz daha, biraz daha sıkıştırılan bir yay gibiyim.
Bugün de direneyim derken patlıyor, iştahla dalıyorum davranışa.
Kıtlıktan çıkmış gibi ne bulursam, karşıma ne çıkarsa izliyorum.
Mutluluğu iliklerime dek hissediyorum.
Hasret kaldığı annesine kavuşan bir çocuk gibiyim.
Adam sende, ben buyum, böyleyim. Mayamda var bu. Kendimi de böyle kabul etmeliyim.
Asla değişemem. Bu alışkanlık benim bir parçam. O olmadan ben bir hiçim.
Bedeli kimin umrunda, bir porno bağımlısıyım.
ABD'de bir bağımlılık merkeziyle temas kurdum.
Benim durumumda olanlara hizmet veriyorlar.
Üç haftalık bir program için yatılı tedavi göreceğim.
Adeta bir servet istiyorlar ama olsun.
"Ben içim tek çıkar yol bu klinik."
Yaşadıklarımın sorumlusu olan "canavar" yakında ölüp gidecek; ondan kalacaklarla karşılayabilim masrafları.
Tüm enerjimi diğer bağımlılarla 12 Steps çalışmaya veriyorum.
Günde iki kez online toplantıya katılıyorum.
Bir sohbet odasında kadınlı erkekli 10-15 bağımlı birbirlerinin umutsuzluklarını hafifletiyorlar.
Bana benzeyen bireylerin arasında artık kendimi yalnız ve lanetli hissetmiyorum
Sıklıkla bir kaç hafta durabiliyorum hatta rekorum 90 gün.
Öyle bile olsa dürtüye karşı halen öylesine zayıfım ki, ne olur dürtü gelmesin diye dua ediyorum.
Eskiden bir seks bağımlısı Jon ile tanışmamız üzerinde altı ay geçmiş.
12 Steps'in "üzerime oturmayan bir kıyafet" olduğunu fark ettiğimden beri, onun programını çalışıyorum.
Düzenli derslerden öğrendiklerimle her gün pratik yapıyorum.
İlk aylardaki acemiliğim yerini özgüvene bırakıyor.
Bağımlığa karşı mücadelede ustalaşmaya başlıyor, kendimle didişmeye son veriyorum. Arkamda bıraktığım, heba ettiğim yıllar için hayıflanıyorum.
Hangi sihirli değnek değdi bana?
Nasıl bir "mucizeye" tanık oldum?
Haftaları, ayları saymayı bırakalı çok oldu.
Bu özgüveni nasıl kazanabildim?
Her an dürtü gelecek ve beni rezil edecek diye titredim durdum onca yıl.
Şimdi "gelsin de görelim!" diyorum.
Zerre korkum kalmadı, gülüp geçiyorum.
Dürtü baş gösterirse onu öyle bir "hırpalıyorum" ki bir daha sefere kafasını çıkarmaya "cesaret bulamıyor".
Öldüm de başka bir dünyaya mı uyandım?
Dehşet içinde, çaresiz bir ceylan yavrusu misali, yanıbaşında beni parçalamasını beklediğim aslan nereye kayboldu?
Comments