top of page

Kıymetli bir birey olmadığımıza dair ön kabulümüz sarsılmaz durumda olabilir.


"Ne mal olduğumuzu" başkalarının bilmiyor olması anlamsızdır, bizim "her bir şeyin" farkında olmamız yeter de artar bile.


Herkes bir araya gelip bize saygı gösterse, bizi içtenlikle sevse, hoşumuza gitmek şöyle dursun bundan sıkılır, hatta rahatsız edici buluruz bunu.


Yetmezmiş gibi bize değer verenlere acıyabiliriz.


Tüm bunlara karşın sağlık bulabilmemizin yolu kendimize değer vermeyi öğrenmemizden geçer.


Elimizdeki tek koz kendimizi sevebilmek, halen iyi bir şeyleri hak ettiğimize ikna olabilmektir.


Nahoş tarafımızdan tiksinmekte, onu hor görüyor olmakta haklı olabiliriz ama muteber taraflarımızın da olduğuna inanmaya ihtiyacımız vardır.


Bunu başkalarından duymaya değil, kendimizi bu konuda ikna etmeye gereksinim duymaktayız.


TEVAZU

İşte bu gereksinimin vazgeçilmez destekçisi, tüm erdemlerin temeli olan tevazu.


Bağımlılığımız bizi bu denli ele geçirmişken, hayatımız mahvolma aşamasındayken, adeta ölümcül bir hastalığa yakalanmışken bize en fazla yakışacak şey tevazudur.


Kibirli olmak adına hiç bir sebebimiz yok, kendimizi kandırmayalım.


Göstereceğimiz her kibir belirtisi zihinsel yazılımıza işlenip duracak. Benliğimize tutkuyla bağlanıyor olsak da içten içe sevmiyor olacağız kendimizi, bilakis nefret besleyeceğiz.

"Kibir bizim hesabımıza ölümcül, tevazu göstermek ise hayati." dersek ne kadar abartmış oluruz?

Tüm bunlara karşın bağımlılığımızın en zarar verdiği değerlerimizden birisinin de tevazu olması ne yaman çelişkidir.

Pornografi bağımlılığı bizi böbürlenmeye ve kibre de adeta bağımlı yapar.

Herkesi, her şeyi küçümseme havasına gireriz.

Bilemiyoruz, içimize bir bıçak gibi saplanan utanç ve suçluluk duygularına karşı faydasız bir savunma mekanizması olabilir bu.

Bildiğimiz artık eski biz olmadığımızdır.

Sadece daha kibirli değil, daha huysuz, daha bencil, daha anlayışsız birisine dönüşmüş olma olasılığımız hiç de düşük değildir.

"Bu son zamanlarda hayli değişti!" sözü arkamızdan sık sık söyleniyor olabilir.

İnsanları küçümsemek, yargılamak uğruna bahaneler arıyor olabiliriz.

Her şey bizim dilediğimiz gibi olsun, bize sorulmadan iş yapılmasın, en iyi biz bilelim, en başarılı biz olalım.

Biz yaparsak en iyisini yaparız.

Herkes haddini bilecek.

Kimse bizi eleştiremez, kimse bizi kuyrukta bekletemez, kimse bizi yok sayamaz, kimse bize ne yapmamız gerektiğini söyleyemez, kimse bize yan bakamaz, kimse bize yol vermemeye cüret edemez...


Tevazu bizim kasvete bürünmüş ruhumuza rahatlama getirecek. Kendimizi daha fazla değer vereceğiz, kendimizle beraber olmaktan daha fazla mutluluk duyacağız.

Bağımlılığımızın yokluğunda bu derece bencil ve kibirli olmazdık. Farkında olalım olmayalım, değiştik, yozlaştık. Zehirli bir benlik duygusu geliştirmiş olmamız yüksek olasılık.

Bağımlılığımızın kişiliğimizde bıraktığı enkazlardan birisidir kibir. İşin dramatik tarafı insanlar içerisinde kibirli olmayı en son "hak edenler" bizlerken durumumuzun bu olmasıdır.


Kim bilir, belki de her şeyin farkında olduğumuzdan kibrimizi sergileyebileceğimiz alanlar arıyor, hayatı oralarda sürdürmeye çabalıyoruz. Kendi gerçeklerimizle yüzleşmektense kibirden medet umarak insanlarla aramızda bir güvenlik duvarı örüyoruz.


Kibirli bir patron, kibirli bir öğretmen, kibirli bir baba, kibirli bir imam...


Bunun hastalıklı bir hal olduğunun farkına varalım. Üzerimize yapışan kibir boyasını görmezden gelmeyelim. Bu biz değiliz.


Listemizin başlarında olmayı hak eden tevazuya evrensel değerlerin içerisinde yer vermiştik.


Kibrimize ve bencilliğimize yapışmaya devam etmemiz ilerleme kaydetmemizi güç kılacak.


Her insana değer katacak bir erdem olan tevazu bir bağımlı için seçenek değil, zorunluluk.

Kibir değil tevazu göstermek yolunda hararetle ısrarcı olmalıyız.

Elbette bu bizi küçük düşürmeyecek bilakis içten içe iyileşmeye, esenlikli bir hayat yaşamaya yönelik inancımıza katkı verecek.

Karakterimiz 42 yaşında, en karakteristik özelliği hayli dindar olması.

"Dindar gözükmesi" demeliyiz belki de...

Kıyafetlerinden saçı sakalına, aksesuarlarına kadar dışarıdan bakıldığında kendini dinine adamış bir adam hüviyetinde.

Hayli de varlıklı. Büyük bir hırdavat toptancısı.

Yanında çalışan onlarca insan, müşterileri, tedarikçileri...

Herkesten hürmet ve saygı görüyor.

Ekonomik statüsünün göstergesi olan kocaman cipi itinayla seçilmiş.

"Helale harama" karşı fevkalade özenli!

Uçak yolculuğunda ikram edilen yemekten numune alıp içerisinde domuz eti bulunabilir şüphesiyle analize gönderiyor.

Bu yaptığını önüne gelene anlatıyor.

Kılık kıyafetine ters düşen mağrur duruşu, kendini beğenmiş tavırları ile dikkati çekiyor.

"Ben sizlerden üstünüm" kabulü her hareketine, her sözüne sinmiş.

İleri dindarlığını dahi kibrini besleyecek bir kaynak olarak kullanıyor.

Fazilet heykeli gibi duruyor insanların karşısında.

Gözlerinin içerisine bakarken, selam verirken bile başkalarına lütufta bulunuyor gibi bir hal benimsemiş.

Çevresindekileri kendi kibir şehvetini tatmin edecek aparatlar olarak görüyor.

Özellikle "edep sınırlarını" aşanlara tepeden bakmaktan, onlarla vaaz verir gibi konuşmaktan anlatılmaz bir haz alıyor.

Kibir, arkasına saklandığı bir perde sanki.

Personelinin, kapısını çalması, önünde el pençe durması, her gün ufak tefek şeyler için kendisinden talimat alması onun en büyük keyfi.

Neredeyse en büyük keyfi!

Erken gençlik döneminden beri bir pornografi bağımlısı.

Aslına bakarsanız onu marjinal bir dini bir hayata yönlendiren de paçasını kurtaramadığı bu günah.

Bağımlılığına son veremeyeceğine öylesine ikna olmuş!

Hakiki bir dindar olamadığından şüphesi yok, açığını dindarlık gösterisi ile kapatmaya çalışıyor.

Kibrini de bağımlılığına borçlu. Durumunun pekala farkında.

Aslında mütevazi ve güler yüzlü birisi olmayı çok isterdi, karakterinin buna daha uygun olduğuna inanıyor.

Dışarıdan görünen hayatıyla hakiki hayatı arasındaki uçurum, insanlarla arasındaki mesafeyi korumak zorunda bırakıyor onu, bunu da ancak kibri vasıtasıyla yapabiliyor.

Zamanında ortağının payına çökerek elde ettiği karlı ticaretini sürdürebilmek uğruna harcadığı üstün emek dikkate değer.

Gece gündüz işiyle yaşıyor, durmaksızın çalışıyor.

İş hayatında başarılı olamazsa, zenginliğini muhafaza edemezse kibrini besleyen temel kaynağı da kaybedebilir.

 

Çalışma


Pornografi bağımlılığınızın sizi aslında olduğunuzdan daha kibirli yaptığını, tevazu damarınızı iyice daralttığını tespit edebiliyor musunuz?


Daha mütevazi birine dönüşmenin, bağımlılığınızdan kurtulma yolunda size faydalar getireceğine inanıyor musunuz?


Buna karşın kendinizi tevazu gösteremeyecek kadar tükenmiş ve sinirleri yıpranmış hissediyor musunuz?

 

コメント


1/23
©
©
bottom of page