Eskinin cenderesinden kurtulduğumuzda yeniyi kurma heyecanı ve imkânına sahip oluruz.
"Geçti, geçti, yok bir şey!“ diyerek geçiştiremeyeceğiz ağır travmatik bagajların, bağımlılık mağdurlarının arasında azımsanmaması gereken bir nispette yaygınlığı bilinen bir olgu.
Maruz kalmış olabileceğimiz ruhsal travmalar, bazılarımızın bağımlılığa sürüklemesinin altta yatan nedeni olmakla kalmayabilirler, bu travmalar bugün halen dürtülerimizi yönetme becerimizi de boğuyor olabilirler.
Şöyle de diyebiliriz: Bağımlılıkların travmaların yol açtığı çaresizlik ortamında gübreli toprak bulup yeşermelerine hiç şaşırmamak gerekir.
Keza travmalarımız;
Sağlıklı değerler geliştirmekten bizi alıkoyuyor olabilirler.
Kendimize ve çevremize yönelik yüzleşilmesi güç duyguların kaynağı konumunda bulunuyor olabilirler.
Dürtü kontrol mekanizmalarını içselleştiremememize yol açabilirler.
Güven duygumuzun altını oyabilir, sorunlarımızı duygularımıza havale etmemize neden olabilir, bugünkü sorumluk alma girişimlerimizi boşa düşürüyor olabilirler.
Çaresizlik duygusuyla bizi anlık yoğun keyiflerden medet umar hale getirebilirler.
Bununla birlikte iki noktaya dikkat etmemizde fayda var.
Birincisi, etkin bir tedaviyle travmalarımızın etkilerinin hafiflemesi, hatta yok olması, bağımlılık problemin de da otomatikman çözüme kavuşacağı anlamına gelmeyecektir.
Hatta unutmayalım ki bazılarımız için tekrarlanan her "ritüel", bir travma daha yaşamışçasına ağır sonuçlar yaratabiliyor. Örneğin, bundan büyük utanç duyuyor olmasına rağmen, kendisini hayat kadınlara gitme "zorunluluğunda" hisseden birisi travma bankasına yatırım yapmaya devam ediyor.
Suya sabuna dokunma pahasına, ikinci kritik noktaya da değinelim.
Ezici çoğunluğumuzun bağımlılığını illa bir travmaya, bir çocukluk-gençlik enkazına bağlamaya yönelik zaman zaman yersiz gayretler ki bu daha çok uzmanların bizleri yönlendirdiği bir yanılgı.
Psikiyatri dünyasında biz pornografi ve seks bağımlılarının tamamının olmasa da ezici çoğunluğunun geçmişte bir şekilde psikolojik, fiziksel, cinsel tacize uğramış bireylerden oluştuğumuz kabulünün, dolayısıyla yaşadığımız travmaların etkilerinin bertaraf edilerek tedavi edilebileceğimize yönelik güçlü bir eğilime şahit oluyoruz. Bu noktada düşüncelerimiz onlardan ayrılıyor, zira biz bu yaklaşımın en hafif tabirle kolaycılık olduğunu hatta bir miktar kurnazlık koktuğunu düşünüyoruz.
Travmaların etkisi hafifletmeye belki ortadan kaldırmaya yönelik etkin tekniklerin varlığı ve bu teknikler konusunda uzmanlaşmış profesyonellerin gittikçe büyüyen arzı bu kolaycı yaklaşımın besliyor olabilir, bilemiyoruz.
Travmatik bir bagaj taşımamasına karşın, küçük yaşlarda pornografiye maruz kalıp adım adım ritüelleşen davranışlarına coşkulu duygular iliştirerek zaman içerisinde bağımlılık noktasına yaklaşan/ulaşan bireylerin aramızda azınlıkta kalmadığını savunuyoruz.
Sözün özü:
Ekseriyetimizin travmatik deneyimlerin mağduru olduğu iddiası teyide muhtaçtır.
Başarılı tekniklerle (varsa) travmalarımızın meydana getirdiği enkazın, başkalarının dayattığı utanç ve suçluluk duygularının bertaraf edilmesi bizim için fevkalade olumlu bir gelişmedir. Yalnız, tek başına bunun bağımlılığımızı ortadan kaldırabilecek bir gelişme biçiminde yorumlanması bize göre aşırı iyimserlik olacaktır.
Çalışma:
Ağır ruhsal travmaların mağduru isek, değerlerimize uygun davranamayacak ve uzun vadeli büyük hedeflerin peşinden koşamayacak kadar acizleşmiş olabiliriz.
Siz de, durdurmakta zorlandığınız davranışlarınızın perde arkasındaki sebebi olabilecek travmalarınızın bulunduğunu düşünüyor musunuz?
Comentarios