top of page

BANA MASAL ANLATMAYIN!

Hakeme doğru kramponunu fırlatan futbolcuyu gördüğüm an "aaha!" diye bağırdım, "İşte bu da bizden!"


Hiç kaçış kurtuluş yok, kendinizi gizleyemezsiniz.

Verdiğiniz açıkların farkında değilsiniz besbelli.

Çok bilmiş tavırlarla hemen savunmaya geçip kendinizi yormayın.

İtibarınız zedelenmez, endişe etmeyin.

Nasıl desem, enkaz altında kalmış bir nesiliz biz.

Oysaki nicelerimiz dünyayı eğlenceli bir yer sandık yıllar boyunca.


 

İşin aslını bilmiyorsunuz.


Şehrimizde boy gösterdiğinde koruma duvarını aşıp şefkatle elimi omzuna koymak istedim.


Sonra şaşkın yüzüne bakıp "en iyi ben anlarım seni abi!" diyebilmeyi hayal ettim.


Herkese ayar veren ağzı bozuk bir siyasetçi olabilir ama basbayağı sempati duyuyorum ben ona.


Yüzünde hüzne benzer bir şey görüyorum, bu bakışı tanıyorum, üzerindeki hırçınlığın nedenini biliyorum.


Öyle ya, kime söylesin adamcağız, biz anlarız birbirimizi anca.


 

Deli olacağım, meselenin ciddiyetini anlatamıyorum ki ben size!


Seçeceğiniz yüz gençten kaçının hapçı, otçu olma olasılığı var? Üç mü, beş mi?


Bedava dahi olsa, kaçı sürekli içkileri dikip dikip kafayı bulur durur, on mu?


Ne kadarı sigaraya başlıyor demiştiniz? Otuz, yoksa kırk?


Sizin dünyadan haberiniz yok. Peki yüz delikanlıdan kaçı bizim aramıza katılmak için gün sayıyor dersiniz?


Tamamı?


Yok artık, abartmayalım; o kadar da karamsar olmayalım tabi ki.


Akıllı telefon kullanamayanları düşelim.


 

"Beyninin içinde komik birisi varmış, sürekli şaka yapıyormuş."


Nereden bilsin zavallı doktor, bu şikayetiyle acile başvuran garibin bizden biri olduğunu?


Bunun bizim hastalığımızın ayan beyan bir işareti olduğunu nereden bilsin!


Siz şu ünlü komedyenin böylesine komik olmayı nasıl becerebildiğini sanıyorsunuz!


O da bizden de ondan.

Özellikle zekası yüksek pornografi bağımlılarında görünür bu hal.


Maruz kaldığımız ızdırabı unutabilmek için aralıksız mizaha sığınırız.


En ciddi ortamlarda bile kontrolsüzce olmadık maskaralıklar yapar, kendimizi küçük düşürürüz.


Ciddiyetten ölesiye nefret ederiz.


 

Hadi gel de ele avuca sığmayan körpe beyinlere laf anlat!


Bizim gençler iyiliğine iyidirler-ben ona bir şey demiyorum-ama acayip keyiflerine düşkündürler.


"Bu berbat hayatta dakikalar boyunca da olsa paralel keyif evrenine gidebilme imkanından feragat edin!" deyiverin onlara da görelim.

Nasıl ikna edeceksin?


Yaşamlarındaki "en büyük zevkten" neden kendilerini mahrum etsinler ki?


"Günah!" desen, korkarım daha fazla yaparlar.

"Ayıp, yakışmaz!" desen güler geçer zırtapozlar.

Onları gelecekleri ile korkutsan, memlekette "geleceğine inanan" kaç kişi kaldı?


 

Hala anlamıyorsunuz!


Bakışında derin bir acı bulunan kaç baba evlatlarının kalbini kırıp durdu?

Manen ve maddeten çürümüş kaç erkek "sevdiği" kadına şiddet uyguladı?

Beynini uyuşturup duran kaç öğretmen şefkatini esirgedi çocuklardan?

Kaç siyasetçi kendi öz iradesi dumura uğramış olduğu halde yedi düvele karşı savaşmaktan bahsetti?


Kafanıza yatmadı mı?

Peki, kaç patron, kaç din adamı, kaç polis, kaç gazeteci, kaç taksi şoförü bize özgü öfkesini ve nefretini toplumun üzerine saçtı?

Hastalığımız kaç kişinin maddiyata, lüks mekanlara, arabalara hırsını körükledi de bin bir türlü yolsuzluğa tenezzül etmelerine kapı açtı?

Düşünün bir kere, kaçımız başka bir şeyden değil, sırf bu yüzden daha bencil, daha kaba, daha hoşgörüsüz, daha sevgisiz insancıklara dönüştük?

Nobel kazanacak çapta bir roman ortaya koyabilen kaç yazar pornografik ifadeleri gözümüze sokmaksızın kendisini yeterince ifade edemediğini düşündü? (Baskı gördüğüm için bu cümleyi eklemek zorunda kaldım, bu yüzden anlam bütünlüğü bozuldu, üzgünüm.)


Toplumdaki çürümenin ne kadarı bizlerden, bizim hastalığımızdan kaynaklandı?

Gelin görün ki kimsecikler bunu konuşmadı, farkına bile varmadı.


 

Uzun söze gerek yok.


"Karaya vuran binlerce deniz yıldızından birini bile kurtarsak fark eder."


Bizim bugün yaptığımızı ileride onlarda da yapmak zorunda kalmasınlar.


İş işten geçtikten sonra "niye kimseler bize söylemedi!" demesinler.


Ne yapacaklarsa, "görkemli keyiflerin ancak dipsiz alçalmaları göze alarak sürdürülebileceğini" bilerek yapsınlar.

90 görüntüleme
1/23
bottom of page